17 Aralık 2007

Çetin altan'dan sonra...

Cumhuriyeti aydınlatmaya çalışan; o sarı ampuller olsa gerek gözlerimizi bir hayli bozmakla birlikte gerçeği göremeyecek kadar da körleştirdi. İşte gözlerini sarı ampule dikmeyen o ender yazarlardan biri de Çetin altandır.
İnsanların yetenekleri farklıdır kimi çok iyi devletten çalar kimi ise çok iyi piyona çalar ama o ötekiler dediklerimiz hiç berikileri anlayamaz herkes muhasebe yapar ve hesap neyi tutarsa öyle davranılır bir gün sanat ve sanatçı desteklenir öteki gün koltuk…
Meydanlarda oy diye yalvaran o koltuk düşkünleri koltuğa oturunca tüm sözlerini unuturlar. Keramet koltukta mıdır bilinmez ama benim o sözlere kanan halkıma yazık. Koltuk düşkünleri Birbirlerini ezerler ezmekle kalmaz bide üstüne gömerler muhalefet yapar sorun çözdüklerini sanırlar aynı ensturamanı kullanıp farklı ses çıkartırlar. Bazen tek ağız olurlar bazen de birbirlerinin kuyusunu eşerler. Bunlar cumhuriyet, laiklik, özgürlük diye lafa başlarlar ama söylediklerinin sonu hiçte öyle bitmez çok laf söyleyip az iş yaparlar. Uygar medeniyet seviyesi, kişi başına yüksek gelir, huzur, barış derler.
Yarın olur seçim biter koltuk dolar. Bir bakmışsın insanlar birbirlerini öldürüyor, banka soyuyor, kimisi özgürlük istiyor kimisi terk etmek ama kimse mücadeleden bahsetmiyor bazılarından başka hiç kimse Atatürk demiyor onun dediklerini hatırlamıyor bile. Onlar dolardan, ılımlı islamdan, türbandan anlar. Onlar aç insanlarla, ölenlerle ilgilenmez onların tek anladıkları paradır. Para için her şeyi yaparlar.

Hiç yorum yok: